Dünyada siber, Türkiye’de doğal afet ve terör endişesi artıyor

Dünya sigorta devi Allianz’ın yayımladığı yıllık Risk Barometresi Raporu’nda, iş dünyasındaki kesintiler arka arkaya dördüncü yıl en yüksek risk olurken, jeopolitik istikrarsızlık ve teknolojik sorunlar da iş hayatındaki kayıpların yeni sebepleri olarak ortaya çıkıyor. Rekabetçi piyasa ortamı ve siber tehditler ise ilk kez ilk üç küresel iş riskleri arasında yer aldı. 

Türkiye’den gelen verilere göre ise iş dünyası için en büyük risk doğal afetler. Savaş, terör ve ayaklanma gibi politik riskler hemen ikinci sırada yer alıyor. İş dünyasındaki kesintiler üçüncü sırada yer alırken, dünya ortalamasında ilk üç küresel risk arasında yer alan siber riskler Türkiye’de 7. sırada yer aldı. 

Dünyanın önde gelen sigorta ve finans şirketi Allianz’ın, çok uluslu şirketleri ve küresel ekonomiyi tehdit edebilecek olası risklerin analiz edildiği 2016 yılının Risk Barometresi yayımlandı. 2016 yılında işletmeler için risk tablosu büyük ölçüde değişim gösteriyor. Şirketler doğal afetler veya yangın gibi geleneksel sanayi riskleri hakkında daha az endişe duyarken, pazarlardaki yoğun rekabet ve siber tehditler ile ilgili hakkında duydukları endişe giderek artıyor. Allianz Global Corporate & Specialty (AGCS) tarafından yayımlanan “Allianz Risk Barometresi 2016”, 40'dan fazla ülkeden 800 risk yöneticisi ve sigorta uzmanının katılımı ile gerçekleştirilen kurumsal risklerle ilgili araştırma bulgularını içeriyor. 

Allianz Risk Barometresi verilerine göre, iş ve tedarik zinciri kesintisi küresel işletmeler için arka arkaya dördüncü yıldır en yüksek risk olmaya devam ediyor. Ancak, birçok şirket, genellikle maddi hasarlardan kaynaklanan iş kesintisi kayıplarının, giderek daha artan bir düzeyde, siber saldırılar, teknik arıza veya jeo-politik istikrarsızlık gibi yeni birtakım, aksaklığa sebebiyet veren "fiziksel olmayan hasar" etmenlerinden kaynaklanacağından endişe duyuyor. Allianz Risk Barometresi’nde bu yılın en çok yükselen risklerinden piyasa gelişmeleri ve siber olaylar ilk kez, ilk üç risk arasında yer aldı. 

Siber tehditler şirketler tarafından önümüzdeki 10 yıl içinde en önemli uzun vadeli risk olarak nitelendiriliyor. Buna karşılık, doğal felaketlerin, dünyada arka arkaya dördüncü yıldır iki basamak birden düşmesi, 2015 yılında doğal afetlerden kaynaklanan kayıpların, 2009 yılından bu yana en düşük seviyesine ulaşmasıyla bağlantılı olduğu görülüyor. 

AGCS CEO'su Chris Fischer Hirs, Allianz Risk Barometresi 2016 ile ilgili değerlendirmesinde, "Birçok sanayi sektörünün temel bir dönüşüm geçirirken, kurumsal risk tablosunun da değiştiğini” belirterek şunları söyledi: "Yeni teknolojiler, artan dijitalleşme ve 'nesnelerin interneti' müşteri davranışlarını, endüstriyel işlemleri ve iş modellerini değiştirerek yeni fırsatlar getiriyor. Ama aynı zamanda yeni sorunlara karşı işletme çapında müdahaleye duyulan ihtiyaç konusunda farkındalık yaratıyor. Sigortacılar olarak bizlerin, bu yeni gerçekler ile başa çıkabilmelerine yardımcı olmak için kurumsal müşterilerimiz ile birlikte çalışmamız gerekiyor." 

Zorlu piyasa ortamı 

Yanıtların %34’ünde, yoğun rekabet veya piyasa dalgalanması veya durgunluğu gibi piyasa gelişmeleri 2016 yılının en önemli üç iş riskinden biri olarak nitelendirildi. Bu da bu yeni kategoriyi genel sıralamada ikinci en yüksek risk yaptı. Piyasa gelişmelerinin ilk üç iş riski arasında sıralandığı sektörler sırasıyla mühendislik, finansal hizmetler, imalat, deniz ve denizcilik, ilaç ve taşımacılık olarak belirlendi. Buna ek olarak, bu risk, Avrupa, Asya-Pasifik ve Afrika ve Orta Doğu'da ilk iki endişe kaynağı arasında yer alıyor. 

Siber saldırılar büyük endişe yaratıyor 

İşletmeler için küresel düzeyde siber suç veya veri ihlallerinin yanı sıra teknik bilgi teknolojileri hatalarını da içeren siber olaylarla ilgili endişeler giderek artıyor. Raporda siber olaylar geçen yıla göre %11'lik artış gösterdi ve yanıtların %28'ini oluşturdu. Siber olaylar, beş yıl önce yayımlanan ilk Allianz Risk Barometresinde yanıtların sadece % 1'inde bir risk olarak nitelendirilmişti. Yanıtlara göre, işletmeler için itibar kaybı %69 oranıyla bir siber olaydan sonra ekonomik kayıpların ana nedeni olarak gösterilirken, bunu %60 ile iş kesintisi ve %52 ile veri ihlali sonrası sorumluluk davaları izledi. Allianz Risk Barometresine göre şirketler bir yandan siber saldırıların artan karmaşıklığından da endişe duyarken, diğer taraftan pahalıya mal olan iş kesintilerine yol açmasına rağmen IT arızalarını hafife alma eğilimindeler. 

Jeopolitik istikrarsızlık ve terör endişesi büyüyor 

İş kesintileri, Allianz Risk Barometresinde arka arkaya dördüncü yıldır en yüksek tehlike olmaya devam ediyor. AGCS sigorta tazminat talepleri analizinin de gösterdiği gibi, işletmeler için iş kesintisi kayıpları gerçekten da 10 yıl öncesine göre genel kaybın daha büyük bir kısmını oluşturuyor. . Ankete verilen yanıtlara göre, şirketlerin en çok korktuğu başlıca iş kesintisi nedenleri arasında doğal afetler (%51) ve hemen ardından yangın / patlamalar (%46) yer alıyor. Ancak, anket bulgularına göre, çok uluslu şirketler de savaş veya ayaklanmalar, tedarik zincirlerini etkileyebileceği veya kendi çalışanları veya varlıkları terör eylemlerinden zarar görebileceği için jeopolitik istikrarsızlığın yıkıcı etkileri hakkında giderek daha fazla endişe duyuyorlar. 

Türkiye için en büyük risk doğal afetler ve politik riskler 

Türkiye’den gelen verilere göre ise iş dünyası için en büyük riskin doğal afetler olduğunu ortaya koydu. Savaş, terör ve ayaklanma gibi politik riskler hemen ikinci sırada yer alıyor. İş hayatında kesintiler üçüncü sırada yer alırken, dünya ortalamasında ilk üç küresel risk arasında yer alan siber riskler Türkiye’de 7. sırada yer aldı. Türkiye’deki sigorta yöneticileri ve risk uzmanları, Türkiye için fırtına, sel, deprem gibi doğal afet riskini %55 ile ilk sırada görüyor. Savaş, terör, ayaklanma gibi riskler %39 ile ikinci sırada, tedarik zinciri kesintileri %30 ile üçüncü sırada yer alıyor. %30 ile üçüncü sırayı paylaşan bir diğer risk ise Türkiye’de kemer sıkma programları, emtia fiyatlarındaki artışlar ve enflasyon gibi makroekonomik riskler. Yangın, patlama gibi riskler %27 ile beşinci sırada yer alırken, piyasadaki dalgalanmalar, yoğun rekabet ve durgunluk gibi pazar gelişmelerindeki riskler %21 ile altıncı sırada yer alıyor. Ekonomik yaptırımlar ve korumacılık çabalarını içeren regülasyonlar de %18 ile yedinci sırada yer alırken, dünya ortalamasında ilk üç sırada gösterilen ve siber saldırılar, veri ihlalleri ve bilgi teknolojileri arızalarından oluşan siber riskler Türkiye’de %18 oranıyla yedinci sırayı paylaştı. Hırsızlık, yolsuzluk ve dolandırıcılık riski ise %15 ile 9. sırada. Türkiye’de itibar ya da marka değer kaybının %9 oranı ile son sırada yer alması ise dikkat çekti. 

Daha fazla bilgi ve raporun tamamına aşağıdaki linklerden ulaşılabiliyor. 

Allianz Risk Barometer 2016 raporu için tıklayınız.
Allianz Risk Barometer 2016 Appendix için tıklayınız. 

Allianz hakkında

Dünyanın en güçlü finans topluluklarından, Brand Finance "Global 500" araştırmasına göre “Dünyanın En Değerli Sigorta Markası” olan Allianz, 70’ten fazla ülkede 148.000 çalışanıyla 85 milyon müşterisine hizmet vermektedir. 2500 çalışanı, 12 bölge müdürlüğü ve 4000 acentesiyle 81 ilde 5 milyon müşterisinin yanında olan Allianz Türkiye, çatısı altında Allianz Sigorta, Allianz Hayat ve Emeklilik ile Allianz Yaşam ve Emeklilik şirketlerini barındırmaktadır. Uluslarası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in yaptığı değerlendirme sonucunda uluslararası ölçümlemede Baa1, ulusal ölçümlemede, Aa2 alan Allianz Sigorta, Türkiye’deki finansal bir kuruluşun aldığı en yüksek not ile gücünü ve güvenilirliğini bir kez daha teyit etmiştir. 2015 yılının ilk yarısı itibarıyla hayat dışı branşlarda toplam 1,8 milyar TL prim ve %13,8 oranında pazar payı elde eden Allianz Türkiye, sektör liderliğini devam ettirmektedir. Bireysel emeklilikte konsolide verilere göre ilk yarı itibarıyla 7,6 milyar TL fon büyüklüğü ve %18 pazar payının sahibi olan Allianz Türkiye, hayat sigortalarında geçen yılın aynı dönemine kıyasla %36 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayarak 274 milyon TL prim ve %14,6 pazar payı elde etmiştir. Toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olan Allianz Türkiye, müziği ve geleceğin sanatçılarını desteklemeyi, toplumdaki kültürel bağları müzik yoluyla güçlendirmeyi kurumsal sorumluluk felsefesinin merkezine koymuştur. Allianz Gobal Marka Elçisi Lang Lang’ın kurduğu, Lang Lang Uluslararası Müzik Vakfı ile birlikte gerçekleştirilen ve dördüncüsü Kasım 2016’da İstanbul’da düzenlenecek olan Allianz Gençler Müzik Kampı gibi oluşumlarla globalde de müzik yatırımlarına ağırlık veren Allianz, Türkiye’de, Barış İçin Müzik Vakfı’nın öncü kurumsal destekçiliğini ve Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın kurumsal destekçiliğini üstlenmiştir. 2015 yılı içerisinde, müziğe erişmek, müziği öğrenmek isteyen herkese karşılıksız ve Türkçe içerik sunan Türkiye’nin ilk ve tek dijital platformu Motto Müzik’i hayata geçiren Allianz Türkiye’nin marka elçiliğini, genç yetenek Kaan Baysal yapmaktadır. Lang Lang’ın Ekim 2014’te verdiği İstanbul konseri öncesinde, Allianz Türkiye’nin liderliğinde oluşturulan danışma kuruluyla seçilen ve Lang Lang’a bu konserde eşlik eden Kaan, Allianz Gençler Müzik Kampı’na Türkiye’den katılmaya hak kazanan ilk isim olmuştur. 

Allianz Türkiye ile ilgili detaylı bilgi için: 
allianz.com.tr 

Allianz Türkiye’yi sosyal medyada takip etmek için:
facebook.com/AllianzTurkiye
instagram.com/AllianzTurkiye
twitter.com/AllianzTurkiye
youtube.com/AllianzTurkiye